Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. Yılında İftiralara Yanıt
Cumhuriyetimizin 101. yılını kutlarken, Türkiye’ye ve Atatürk’e yönelik asılsız soykırım suçlamaları ile Türk milletini karalamaya yönelik iftiraların halen sürdüğüne tanık oluyoruz. Osmanlı’nın 1915’te aldığı geçici sevk ve iskân kararı, bazı Batılı çevreler ve Ermeni lobileri tarafından “soykırım” olarak tanımlanmakta ve bu suçlamalar, Türkiye’ye karşı siyasi bir baskı ve nefret kampanyasına dönüştürülmektedir. Bu iftiraların ardında, Doğu Anadolu’da Ermenilerin yaptığı katliamlardan dikkati uzağa çekmek ve Türkiye’yi karalama üzerine kurulu siyasi çıkarlar için tarihsel gerçeklerin çarpıtılma amacı yatmaktadır.
Özellikle de Hans Lukas Kieser ile komunist Dev-Yol örgütü eş başkanı ve hapis kaçkını Taner Akçam gibi isimler, ideolojik bir yaklaşımla Türkiye’yi suçlamakta, sahte belgeler ve olmayan kaynaklarla Osmanlı devletinin 1915 Doğu Anadolu bölgesindeki halkını savaştan koruma ve terörle mücadelesini soykırım olarak nitelendirmektedir. Akçam’ın Andonyan tarafından üretilen sahte belgeleri temel alarak Talat Paşa ve dönemin diğer liderlerini suçlaması, bilimsel doğruluktan tamamen uzak, temel amacı Türk’ü dünyada karalama propagandadır. Prof. Dr. Şinasi Orel ve Süreyya Yuca, Andonyan Belgeleri’nin sahte olduğunu detaylı incelemelerle ortaya koymuşlardır. Bununla birlikte, Cengiz Özakıncı ve Justin McCarthy gibi tarihçiler ve uluslararası hukuk ve soykırım davaları uzmanı avukat Bruce Fein, Osmanlı ve diğer ülke arşivlerindeki belgelerin bu suçlamaları çürüttüğünü, geçici sevk ve iskân kararının savaş ortamında bölge halkının güvenlik gerekçesiyle alındığını ve bir soykırım amacı taşımadığını belgeleri ile ispatlamışlardır.
Türkiye, bu iftiralara karşı şeffaflıkla tüm Osmanlı arşivini uluslararası araştırmacılara açmış, ancak Ermeniler kendi arşivlerini kamuoyuyla paylaşmaktan sürekli kaçmaktadır. Türkiye’yi suçlayanların, tarih bilimi ve akademik etik ilkelerini ihlal ederek sadece ideolojik bir bakış açısıyla hareket ettikleri açıktır. Bu asılsız iddialar, Osmanlı’nın çok zor bir savaş dönemi koşullarında kendi halkı olan bölge Ermenilerinin güvenliği için aldığı geçici sevk ve iskân kararını çarpıtarak soykırım olarak lanse etmektedir.
Cumhuriyetimizin bağımsızlık ve egemenlik temellerine dayanan tarihsel duruşu, bu tür iftiralara karşı en sağlam bir yanıtı vermemizi gerektirir. zorunlu kılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün kurduğu laik ve modern bir devlet olarak, geçmişini doğru bir şekilde her ortamda anlatmaya devam edecektir. Türkiye’nin tüm bu iftiralara karşı hukuki ve tarihsel gerçeklere dayalı bir tutumla ilerlemesi, Cumhuriyetimizin değerlerinin korunması açısından son derece önemlidir.
Yazınını daha uzun hali için bakınız:
Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. Yılında Türk Milletine Karşı İftiralara Yanıt: Tarihin Gerçeklerini Savunmak